Kitap: Anna Karenina
Yazar: Lev Tolstoy
Türü: Dünya Klasiği Edebi Roman
Yayınevi: Mart Yayınları
Sayfa
Sayısı: 940
Goodreads
Puanı: 3,99
Çok
kısacık konusundan bahsetmem gerekirse,Anna Karenina evli bir kadın. Kardeşini
ziyarete geldiğinde Vronski adında genç bir subayla tanışıyor ve tüm
hayatı değişiyor. Levin'e gelince, Kitti'den olumlu yanıt alamayınca evine
dönerek kendini işlerine veriyor, köşkündeki kölelik düzeninde bir takım
yenilikler yapıyor. Bir gün Kitti'ye önerisini yinelemek üzere Moskova'ya gidiyor.
Anna Vronski'den hamile kalıyor. Vronski
sevgilisinden kocasından ayrılmasını istiyor. Kocası ayrılmaya pek yanaşmıyor.
Anna tehlikeli bir doğum yapıyor. Vronski bu yüzden intihar etmeye kalkıyor.
Uzun süren bir hastalıktan ayağa kalkan Anna sevgilisi Vronski ile yanına küçük
kızını da alarak İtalya'ya gidiyorlar.
Levin
ile Kitti sonunda evleniyorlar. Dönüşlerinde Anna Vronski'nin köşküne yerleşiyor.
Kocasından ayrılmıyor..Vronski ise bir başka kadına bağlanıyor.
Anna
öldükten sonra Vronski orduya dönüyor ama eski yüzbaşı Aleski Vronskiolarak
kalmıyor. Tam anlamıyla hayata küsüyor.
YORUMUM
Kitabın
kalınlığı oldukça gözümü korkuttu fakat kendi isteğimle tam metin okumayı
tercih ettim. Karenina okuduğum ilk klasik Bestseller gibi değildi okuduklarımdan
çok farklıydı. Kitap beni baya oyaladı günde bir kitap bitirirken bu bir
haftada anca bitti. Bunu seversem diğer klasiklere de başlarım diyordum fakat
şu sıralar düşünmüyorum bu bana yetti. Tarihi aşk okumayı sevdiğim için bunu da
severim diye düşünmüştüm. Ama baya garipsedim. Genelde tarihi aşk kitapları
İskoçya ya da İngiltere'de geçiyor. Bende Mcdonald'lara filan alıştığım için
Rus kültürü ilginç geldi. İsimleri çok farklıydı.Kitabı okurken “Bu nasıl hayal
gücü? Bir insan bunu yazarken ömrü biter .” diye düşündüm. 940 sayfa boyunca,
hiç sıkılmadım desem yalan olur... Hızlı hızlı okuyup geçtiğim yerler de oldu.
Ama genelde hakkını vererek okumaya çalıştım.Karakterler unutulmazdı. Hiçbir
kitapta bu kadar sağlam karakterleri okumamıştım. Kitap bittikten sonra
filmini izledim diğer blogger’ların yorumlarına baktım. Tolstoy’u
araştırdım. Ve Tolstoy’un Levin karakterini kendine benzettiğini fark ettim.
İsim benzerliği bile var. Kitapta çok fazla karakter vardı ister istemez
karıştırdıklarım oldu. İsimleri de çok farklı olduğu için biraz zorluk çektim.
Ama çağdaş çeviri beni çok sevindirdi. Eski dillerden eser yoktu. Bayıldığım
bir roman değildi. Büyük ihtimalle benim tarzım olmadığından. Ama Anna'nın duygularının
canlılığı, özellikle oğlu ile yaşadığı karşılaşma sahnesi ve Wronsky'nin
aşkından şüphe ederken çektiği acının anlatılışı beni çok etkiledi. Kitap o
kadar zekice yazılmış,üstünde o kadar düşünülmüş iki olayların birbirine
bağlanma şekline çok şaşırdım. Açıkçası kendimde bir dünya klasiğini bu kadar
ayrıntılı eleştirecek yetkiyi görmüyorum. Ben beğendim bazı sahnelerde ağzım
beş karış açık kaldı ama kitap o kadar yavaş ilerledi ki bir sonra ki sayfayı
okumak için sabırsızlanmadım.
ALINTILAR
"Üstesinden
gelebilirsen arzumun bu dünyada, bu, Tanrı katında bir başarı olur anca. Lakin
beceremezsem bunu, yinede zevkle yerine getiririm bu arzumu."
"Mutlu
aileler birbirine benzerler, her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu
vardır."
"Buna
göre, eğer duyularım yok edilirse ya da ölürsem, varlığım yok mu
demektir?"
“Bak,
şunun üzerine; diyelim ki evlisin, karını seviyorsun, ama bir başka kadına
tutulmuşsun.”
"Kimse,
malından mülkünden memnun değildir, ama herkes kendi aklından memnundur."
Lev Tolstoy 28 Ağustos
1828 tarihinde Moskova'da doğdu. Babası Kont Nikolay İlyiç Tolstoy, 1812
Napolyon Savaşlarına katılmış emekli bir yarbaydı.
Tolstoy romanlarında,
insanoğlunun ne kadar değişik karakterli olduğunu vurgular. ''Savaş ve Barış'',
''Anna Karanina'' insan tahlileri ve canlı tasvirler bakımından birer baş
eserdir.
Lev Tolstoy'un kendini
arayış serüveni ölünceye kadar sürdü. Karısı bile onu anlamadı. Tolstoy, bir
çocuk gibi hayata küstü ve kaçtı. Seksen iki yaşındaki karanlık ve yağışlı bir
Ekim gecesinde köyünden ayrıldı. Yolda hastalandı 7 Kasım 1910'da küçük bir
tren istasyonunda hayata veda etti.
Tolstoy sevdiğim yazarlardandır, özellikle hayatıyla. Eski yazarlar tam bir maden. Kalınlıklarına bakmadan hepsini özellikle iş bankası gibi sağlam çevirilerden okumak gerek. Çok şey katıyorlar insana.
YanıtlaSilTolstoy sevdiğim yazarlardandır, özellikle hayatıyla. Eski yazarlar tam bir maden. Kalınlıklarına bakmadan hepsini özellikle iş bankası gibi sağlam çevirilerden okumak gerek. Çok şey katıyorlar insana.
YanıtlaSil