17 Aralık 2015 Perşembe

[GKK Blog Tur] Kül | Shani Petrof&Darci Manley

Kitap:Kül

Yazar:Shani Petrof&Darci Manley

Yayınevi:Novella Dinamik

Sayfa Sayısı:464

Çevirmen:Tuba Özkat



Kader önceden belirlendi. Yönetim tarafından sıkıca kontrol ediliyor. Değiştirilemez.

Madden Sumner bir Mor olarak doğdu. Sistemin en yüksek halkası. Kaderi Yediler Bakanı olmak. Dax halkanın alt tabanı olan Kül, bir Renksiz. Kaderinde gerçekleştirmesi gereken hiçbir şey yok. Buna rağmen hayatından vazgeçmiş değil. Statüsünün onu tanımlamasına izin vermeyecek. Dax ve Madden'ın yolları, özgürlüklerini kazanmak için verecekleri mücadelede hiç beklemedikleri bir şekilde birleşecek. Peki, kaderleri için savaşmaya gerçekten hazırlar mı?

Selaaam! Farkındasınızdır yıllar sonra ilk defa bloga yorum giriyorum. Aslında bu yorumu video olarak paylaşacaktım fakat bazı aksaklıklar oldu bende yazı olarak girmeyi  tercih ettim. Gezgin Kitap Kardeşliği olarak yorumladığımız yeni tur kitabımız Kül. Kül Novella Dinamik'ten henüz yeni çıktı. Baskısının ve kapağının harika olduğunu söylemeden geçemem herhalde.

Kitap başlarda beni içine alamadı.Arka kapağında ve giriş bölümlerinde klişe bir distopya gibi görünüyor. Kitabın ortalarına geldikçe farklı bir kitap olduğu anlaşılıyor. Ve sizi çok şaşırtıyor.

Kitabı iki kadın karakterin anlatımından okuyoruz. Fakat ben ilk 250. sayfaya kadar Dax karakterini erkek sanıyordum... Başından beri Dax ve Madden'ın birlikte olacağını düşünerek okudum kitabı . Büyük ihtimalle başlıca sebebi bu. Ama kitabı okurken kafam biraz karışıktı ve dikkatimi fazla veremedim bunun da katkısı vardır belki.

Kül her sahnesinde beni şaşırttı ve beklentilerimi katladı. Aslında çok akıcı bir kitap eğer başına oturabilseydim kalın olmasına rağmen bir günde biterdi. Tabi bunda çeviremen Tuba Özkat'ın da katkısı çok büyük. Keşke kitap okuma bakımından daha verimli bir günümde başlasaydım kitaba daha çok zevk alabilirdim o zaman.
Anlatıcı geçişleri sırasındaki mod farkı kafamı karıştırdı. 1 puanı da o yüzden kırdım zaten.

Eğer distopya okumayı seviyorsanız Kül'ü kaçırmayın. Şahsen ben distopyalara pek bayılmam ama Kül'ü gerçekten eğlenerek okudum. Kısacası önerilir!! Öpüyorumm *.*




27 Mayıs 2015 Çarşamba

Yorum:Londra Caddesi



Londra Caddesi'ninin yorum videosu yayında!! Görüşlerinizi bildirip yorum yaparsanız çok sevinirim iyi seyirler :**




22 Nisan 2015 Çarşamba

Aşırı Fazla Bilgi Tag (TMI)

Kısacık bir ara ve yeni bir tag videosu! Yine çok paçozum :( 50 soru olmasına rağmen eğlenceliydi ama. Umarım eğlenerek izlersiniz ama ben bu diş ağrısıyla anca bu kadar eğlenebildim. Bu arada beni etiketleyen Çizim Prensesine çok teşekkür ederim. Bende Gamze Sel, Ezgiii (Athena'nın güncesi) ve İrem Ceren Atik'i etiketliyorum umarım yaparsınız :**



11 Nisan 2015 Cumartesi

Kitaplık Turu

Uzun zamandır yazı olarak yorum yapamıyorum ama bu vaktimi videolarla değerlendirmek istedim. Ve 1.000 abone için çoook mutluyum herkese sonsuz kes teşekkür ediyorum. Bu arada bir facebook sayfası açtım. Tık Tık :D Videoda elimi çok kıpırdattıysam özür dilerim.Elimden ancak bu kadar geliyor. İzlediğiniz için teşekkür ederiiiim :*





2 Nisan 2015 Perşembe

Mart Ayında Okuduklarım

Mart Ayında Okuduklarım videosu yayında! Saçımı gördüm ve hayattan soğudum kuş yuvası gibi :D Ama konumuz bu değil :D Yorum yapmayı unutmayınn :* İyi seyirler.









25 Mart 2015 Çarşamba

Yorum:Anna Karenina


Kitap: Anna Karenina

Yazar: Lev Tolstoy

Türü: Dünya Klasiği Edebi Roman

Yayınevi: Mart Yayınları

Sayfa Sayısı: 940


Goodreads Puanı: 3,99


Çok kısacık konusundan bahsetmem gerekirse,Anna Karenina evli bir kadın. Kardeşini ziyarete geldiğinde Vronski adında  genç bir subayla tanışıyor ve tüm hayatı değişiyor. Levin'e gelince, Kitti'den olumlu yanıt alamayınca evine dönerek kendini işlerine veriyor, köşkündeki kölelik düzeninde bir takım yenilikler yapıyor. Bir gün Kitti'ye önerisini yinelemek üzere Moskova'ya gidiyor.

 Anna Vronski'den hamile kalıyor. Vronski sevgilisinden kocasından ayrılmasını istiyor. Kocası ayrılmaya pek yanaşmıyor. Anna tehlikeli bir doğum yapıyor. Vronski bu yüzden intihar etmeye kalkıyor. Uzun süren bir hastalıktan ayağa kalkan Anna sevgilisi Vronski ile yanına küçük kızını da alarak İtalya'ya gidiyorlar.

Levin ile Kitti sonunda evleniyorlar. Dönüşlerinde Anna Vronski'nin köşküne yerleşiyor. Kocasından ayrılmıyor..Vronski ise bir başka kadına bağlanıyor.

Anna öldükten sonra Vronski orduya dönüyor ama eski yüzbaşı Aleski Vronskiolarak kalmıyor. Tam anlamıyla hayata küsüyor.


YORUMUM

Kitabın kalınlığı oldukça gözümü korkuttu fakat kendi isteğimle tam metin okumayı tercih ettim. Karenina okuduğum ilk klasik Bestseller gibi değildi okuduklarımdan çok farklıydı. Kitap beni baya oyaladı günde bir kitap bitirirken bu bir haftada anca bitti. Bunu seversem diğer klasiklere de başlarım diyordum fakat şu sıralar düşünmüyorum bu bana yetti. Tarihi aşk okumayı sevdiğim için bunu da severim diye düşünmüştüm. Ama baya garipsedim. Genelde tarihi aşk kitapları İskoçya ya da İngiltere'de geçiyor. Bende Mcdonald'lara filan alıştığım için Rus kültürü ilginç geldi. İsimleri çok farklıydı.Kitabı okurken “Bu nasıl hayal gücü? Bir insan bunu yazarken ömrü biter .” diye düşündüm. 940 sayfa boyunca, hiç sıkılmadım desem yalan olur... Hızlı hızlı okuyup geçtiğim yerler de oldu. Ama genelde hakkını vererek okumaya çalıştım.Karakterler unutulmazdı. Hiçbir kitapta bu kadar sağlam karakterleri okumamıştım. Kitap bittikten sonra  filmini izledim diğer blogger’ların yorumlarına baktım. Tolstoy’u araştırdım. Ve Tolstoy’un Levin karakterini kendine benzettiğini fark ettim. İsim benzerliği bile var. Kitapta çok fazla karakter vardı ister istemez karıştırdıklarım oldu. İsimleri de çok farklı olduğu için biraz zorluk çektim. Ama çağdaş çeviri beni çok sevindirdi. Eski dillerden eser yoktu. Bayıldığım bir roman değildi. Büyük ihtimalle benim tarzım olmadığından. Ama Anna'nın duygularının canlılığı, özellikle oğlu ile yaşadığı karşılaşma sahnesi ve Wronsky'nin aşkından şüphe ederken çektiği acının anlatılışı beni çok etkiledi. Kitap o kadar zekice yazılmış,üstünde o kadar düşünülmüş iki olayların birbirine bağlanma şekline çok şaşırdım. Açıkçası kendimde bir dünya klasiğini bu kadar ayrıntılı eleştirecek yetkiyi görmüyorum. Ben beğendim bazı sahnelerde ağzım beş karış açık kaldı ama kitap o kadar yavaş ilerledi ki bir sonra ki sayfayı okumak için sabırsızlanmadım.


ALINTILAR

"Üstesinden gelebilirsen arzumun bu dünyada, bu, Tanrı katında bir başarı olur anca. Lakin beceremezsem bunu, yinede zevkle yerine getiririm bu arzumu."

"Mutlu aileler birbirine benzerler, her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır."

"Buna göre, eğer duyularım yok edilirse ya da ölürsem, varlığım yok mu demektir?"

“Bak, şunun üzerine; diyelim ki evlisin, karını seviyorsun, ama bir başka kadına tutulmuşsun.”

"Kimse, malından mülkünden memnun değildir, ama herkes kendi aklından memnundur."


Lev Tolstoy Hayatı ve Eserleri


Lev Tolstoy 28 Ağustos 1828 tarihinde Moskova'da doğdu. Babası Kont Nikolay İlyiç Tolstoy, 1812 Napolyon Savaşlarına katılmış emekli bir yarbaydı.
Tolstoy romanlarında, insanoğlunun ne kadar değişik karakterli olduğunu vurgular. ''Savaş ve Barış'', ''Anna Karanina'' insan tahlileri ve canlı tasvirler bakımından birer baş eserdir.

Lev Tolstoy'un kendini arayış serüveni ölünceye kadar sürdü. Karısı bile onu anlamadı. Tolstoy, bir çocuk gibi hayata küstü ve kaçtı. Seksen iki yaşındaki karanlık ve yağışlı bir Ekim gecesinde köyünden ayrıldı. Yolda hastalandı 7 Kasım 1910'da küçük bir tren istasyonunda hayata veda etti.










12 Mart 2015 Perşembe

BFF Tag

























Şu sıralar fazla yazı yazamadığımı farkındayım. Videolarla telafi etmeye çalışıyorum. Farklı ve bir o kadar da eğlenceli bir video oldu bizim için.Umarım sizin için de böyle olmuştur :)) Tag'i kendimiz oluşturduk. Buse ablayı,Sıla'yı ve Ceyda ve Mirayda'yı etiketliyorum. Ceyda ve Mirayda'nın bu teg'i yapmasını çok istiyorum. Video önceden çekildiği için videoda etiketleyemedim. Umarım yaparsınız kızlar :))

İdil'in blogu: Kitap Aroması




5 Mart 2015 Perşembe

Şubat Ayında Okuduklarım

Merhabalarr ^^ Yeni bir videoyla karşınızdayım. Şubat ayında 8 kitap. Okul var ama o kadar az değil :D Neyse yorumları alalım.Hepinizi öpüyorum :**







27 Şubat 2015 Cuma

Orta Boy Popcorn'la Röportjlar

Orta Boy Popcorn blogunun sahibi Asena ablaya tekrar teşekkür ederim. Uzun bir video oldu umarım sıkılmadan eğlenerek izlersiniz :)) İyi seyirler :)

Türk Booktubber'lar facebook sayfası








18 Şubat 2015 Çarşamba

Kitap Kahramanları ve Biz Tag

Biraz uzun bir ara oldu ama yeni bir tag videosuyla geri döndüm. Çok eğlenceli bir tag. Ben videoyu çekerken çok eğlendim. Umarım siz de izlerken eğlenmişsinizdir :** İyi Seyirler.

Bu arada bu tag'e Sıla ,Samet ve Buse ablayı etiketliyorum lütfen yapııııın :D






6 Şubat 2015 Cuma

Yorum: Zac Ve Mia


Kitap: Zac ve Mia
Yazar: A.J Betts
Yayınevi: Pena Yayınları
Sayfa Sayısı: 338

Hastanede olan Zac'in en son tahammül edebileceği şey odasının yanına ona göre garip bir müzik zevki olan öfkeli ve inatçı birinin yani Mia'nın gelmesidir. Gerçek hayatta Zac asla onunla arkadaş olmazdı. Ancak hastanelerin kendi kuralları vardır ve burası başka bir dünyadır. Burada iletişim için duvara bir tıkla başlayan ve hemşireler üzerinden notlarla devam eden dostluk, ikisini de hiç beklemedikleri bir geleceğe götürür.


Zac ve Mia mükemmel değildi. Ufak tefek hatalar vardı ama bunların benim için pek önemi yok. Okumayı çoook istediğim bir kitaptı. Ve beklentimi karşıladığını söyleyebilirim. Kitabın yorumlarına
baktıktan sonra çoğu blogger için orta derece bir kitap olduğunu fark ettim.Belki de benim bu kitabı
bu kadar beğenmemin sebebi bu tür kitapları sevmem ve okumayı özlemem olabilir. Siz okurken
Aynı Yıldızın Altında ile karşılaştırmayın bence. Kurgu da benzerlikler var ama karşılaştırırsanız Zac ve Mia için tamamen hayal kırıklığına uğrarsınız.
Kitabı özet geçmem gerekirse Zac ve Mia kanser hastası iki genç. Mia'nın durumu Zac'e göre çok daha iyi. O şanslı olan. Zac ve Mia'nın hastanede ki odaları bitişik.  Zac yan tarafta ki odaya yeni bir hastanın geldiğini duyunca duvara 'tak tak' diye vurarak iletişim kurmaya çalışıyor. Sonra hemşireler aracılığıyla mektuplaşmaya başlıyorlar. Sonra Facebook'dan arkadaş olup konuşmaya başlıyorlar. Ama kitap tümüyle hastane de geçmiyor. Zac ve Mia hastaneden çıkıyor fakat yolları yeniden kesişiyor. Asıl hikaye orada başlıyor zaten. Gerisi sizin için spoiler olabilir diye konuya çok fazla girmiyorum. Çok duygusal bir kitap değil. Ana karakterlerden hiçbiri ölmüyor. Hatta daha çok arkadaşlık üzerine kurulu bir kitap. John Green kitaplarından Aynı Yıldızın Altında'ya değil de Alaska'nın peşinde veya Kağıttan Kentler'e daha fazla benzettim. Çünkü Mia Margo ve Alaska'ya çok benzeyen bir karakterdi. Ve bu benim çok hoşuma gitti çünkü öyle karakterleri görmeyi gerçekten
özlemişim. Gerçekten sağlam karakterler. Mia okulun en popüler kızı herkes tarafından seviliyor. Tek özelliğinin güzelliği olduğunu düşünüyor. Ama okurken öyle olmadığını anlayabiliyorsunuz. Mia kendi henüz tanımıyor. Ama Zac Mia'dan oldukça farklı bir karakter. Gerçekten zeki ve orta derece popüler tiplerden. Zac kesinlikle silik bir karakter değildi. İki karakteri de ayrı ayrı sevdim. John Green okumayı seviyorsanız bunu da kesinlikle seversiniz. Belki uzun süre etkisinde kalacağınız türden bir kitap değil fakat ben Pena Yayınları'nın en iyi kitabı olduğunu düşünüyorum. Okuyanlar varsa aranızda benimle görüşlerinizi paylaşmanızı çok isterim. Ya da okumaya karar verenler. Kısacası her şey hakkında görüş bildirebilirsiniz :D


Unutmadan şunu da paylaşayım kitabın yurtdışı kapakları da mükemmel. Özellikle de sonuncusu keşke Pena Yayınları onu kullansaymış. Aşık oldum...















Sosyal Medya Tag


Merhabalarr ^^ Yeni bir tag videosuyla karşınızdayım.Sosyal Medya Tag ve oldukça eğlenceli bir tag. Etiketlemeyi unutmuşum ama Samet'i etiketliyorum. Kurtuluşu yok yapmak zorunda! Bir daha ki video da görüşmek üzere :**




31 Ocak 2015 Cumartesi

Ocak Ayında Okuduklarım

 Vlog yayında! Ocak ayında 7 kitap okumuşum.Tatildeyiz ayıp yani! Şuan deli gibi okumam lazım benim -_- Neyse yorumları alalım.Hepinizi öpüyorum :**




Ocak Ayında İzlediklerim

Farklı bir postla karşınızdayım. Blog'umun sadece kitaplar hakkında değilde daha kişisel bir şey olmasını istemiştim. Film izlemeye bayılıyorum ve bundan sonra sizinle her ay izlediklerimi paylaşmayı düşünüyorum. Herkesi bol bol öpüyorum :**


Film: Hobbit 3 Beş Ordunun Savaşı
Tür:  Macera, Fantastik
IMDB: 7,7

Oyuncular: Martin Freeman,Orlando Bloom ,Ian McKellen, Evangeline Lilly

Ne kadar kitaplarını okumasam da Hobbit izlerken en çok zevk aldığım film serisi. Aslında her yıl filmlerini sinemada izlemeyi gelenek haline getirmiştim ki bu yıl son oldu. Ve final tam anlamıyla mükemmeldi. Oyuncular, efektler her şey tam olmuş. Film boyunca karakterlere bir şey olacak diye saçımı başımı yoldum resmen. O derece güzeldi. Fazla uzatmak istemiyorum Hobbit ya da Yüzüklerin Efendisi serilerini izlemediyseniz şuan bu yazıyı okumanız hata! Gidin izleyin.


Film: Safe Haven
Tür:   Romatik.Dram
IMDB: 6,7
Oyuncular: Julianne Hough, Josh Duhamel

Josh Duhamel'ın gerek oyunculuğuna gerek yakışıklılığına oldum olası hastayım ^^ Safe Haven klasik Nicholas Sparks uyarlaması. İnsanı derinden etkileyen,duygularını alt üst edecek türden bir aşk filmi. Kesinlikle romantik komedi değil. Daha çok dramatik bir aşk. Sizi hüngür hüngür ağlatacak türden değil ama gözlerinizi yaşartacak türden bir film.


Film: Hannibal
Tür:  Suç, Dram, Gerilim
IMDB:  6,6
Oyuncular: Anthony Hopkins, Julianne Moore

Ben korku filmi izleyemem! Annem olmasaydı bunu da izleyemezdim zaten -_-  Film boyunca midem bulandı yediklerimi çıkaracak boyuta geldim. Ve şunu farkına vardım ki gelmiş geçmiş en iyi Hannibal Anthony Hopkins.
Adam resmen korku filmlerinde oynamak için yaratılmış. Hannibal'da cuk oturmuş. Julianne Moore hakkında bi eleştiri yapmam mümkün değil. Her zaman ki gibi mükemmeldi.Ama mideniz hasassa izlemeyin bence...



Film: Dünya Savaşı Z
Tür:  Aksiyon, Bilim Kurgu
IMDB:  7,3
Oyuncular: Brad Pitt, Mireille Enos

Film boyunca Mireille Enos'un başka nerede oynadığını hatırlamaya çalıştım. Eğer yaşarsam! Neyse :D Anladım ki Brad Pitt ne kadar yaşlanırsa yaşlansın gittikçe karizmatikleşiyor.Film boyunca onu izledim desem yeridir :D Aslında zombilerden nefret ederim. Yine nefret ettim. -_- Ama kendi dalında gerçekten iyi bir filmdi. 2. filmi de çıkacakmış. Takipteyiz!


Film: Captain America: The First Avenger
Tür:  Aksiyon, Macera, Bilim Kurgu
MDB:  6,8
Oyuncular: Chris Evans, Hayley Atwell

Daha yeni izledim... Aslında Marvel filmlerini bitirmeye çalışıyorum. Ve Captain America için baya baya geç kalmışım. Süper kahraman filmlerine bayılırım. Chris Evans'da Captain America'nın hakkını vermiş yani.Ajan Carter'a bayıldım. Onun dizisi de varmış izlerim belki :D Neyse filmin sonuna çok üzüldüm. Ama olabilecek en iyi sondu bence. İkinci filmi hemen izlemeliyim!



Film: Gothika
Tür:  Suç, Dram, Gerilim
IMDB:  5,8
Oyuncular: Halle Berry, Robert Downey Jr., Penélope Cruz

Bir kadro bu kadar mı iyi olur! Ama film hakkında aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Ne kadar bana çığlık attırsa da bence farklı bir tarafı yoktu. Sıradandı. Ama sırf oyuncuları için bile izlenir. Son sahne aklımı karıştırdı sanki devamı gelecek gibiydi. Ama geleceğini hiiiiçç sanmıyorum. Zaten çok eski bir film.


Film: Ted
Tür:   Komedi, Fantastik
IMDB:  7,1
Oyuncular: Mila Kunis, Mark Wahlberg

Sınıf arkadaşımın önerisiyle ve Mila Kunis oynadığı için izledim sırf. Çok farklı bir film bekliyordum. Beni şaşırttı. KESİNLİKLE ÇOCUK FİLMİ DEĞİL! Hatta yetişkin filmi. Tatlı bir oyuncak ayıdan bunları beklemezdim.. Zaten internette tek part bulana kadar canım çıktı. Açıkçası indirmeye de üşendim. Ama o kadar aradığıma değmedi yani -_-




Film: Bi Küçük Eylül Meselesi
Tür:  Dram, Romantik
IMDB:  7,4
Oyuncular: Engin Akyürek, Ferah Zeynep Abdullah

Film bittikten sonra 10 dakikamı filmi anlamaya çalışarak geçirdim. Biraz karışıktı ama çok güzeldi. Oyuncular rollerinin hakkını vermiş. Ortaya mükemmel bir film çıkmış. Eğlenceli bir film gibi görünse de bir o kadar da dramatikti bence. Ama ağlamadım! Türkler bu tür filmler de çok başarılılar zaten. İnsanı ağlatmayı biliyoruz :D


Dizi: Eye Candy
Tür:  Suç, Dram, Gerilim
IMDB: 7,3
Oyuncular: Victoria Justice, Kiersey Clemons

Pek fazla dizi izlemem ama Eye Candy'i pilot bölümünden beri takip ediyorum. Zaten şu ana kadar üç bölüm yayınlandı. Çok çok beğendim. Dediğim gibi dizi izlemem genelde yarım bırakırım ama bundan sıkılacağımı sanmıyorum. Zaten yeni bir dizi izleseniz çok şey kaybetmezsiniz. İzlemezseniz kaybedersiniz ama ^^  Victoria Justice olayı farklı bir boyuta taşımış. Bence rolüne çok uymuş.








28 Ocak 2015 Çarşamba

Smiley Tag



Merhabalarrr!!
Beni etiketlediği için Kitap Karavanı’na çooook teşekkür ederim :** Tag’e göre yukarıda ki ifadelerden beş tanesini seçip hangi durumda kullandığımı yazmakmış.Hadi bakalım :3

2-Kitapta aşk üçgeni olduğunu anladığımda ben.
4- Sevdiğim iki karakter öpüşürken ben.
7-Yine kadın karakteri söverken ben -_-
9-Erkek karaktere aşık olunca ben.
12-John Gren yine birilerini öldürdüğünde ben -_- 

Bu tag’ herkesi etiketliyorum bu seferlik özel olarak  isim vermiyorum.Herkes yapsın :^3


27 Ocak 2015 Salı

Yorum:Kemikler Şehri


Kitap :Kemikler Şehri (Ölümcül Oyuncaklar #1)
Yazar: Cassandra Clare
Yayınevi: Artemis Yayınları
Sayfa Sayısı: 580


Vampirler, kurtadamlar, periler, gerçek aşk ve aklınızı başınızdan alacak daha birçok şey. Ölümcül Oyuncaklar hafızanıza kazınacak!

On beş yaşındaki Clary Fray, New York’ta Pandemonium Kulüp’e doğru yola çıktığında bir cinayete tanıklık edeceği hiç aklına gelmezdi. Hele ki, bu cinayetin daha önce hiç görmediği acayip silahlara sahip tuhaf dövmeli üç genç tarafından işleneceğini hayatta düşünemezdi! Clary, polisi arayabileceğini biliyordu fakat ceset bir anda ortadan yok olunca ve canileri Clary’den başka kimse göremediği için durumu açıklamak pek kolay olmayacaktı!
Clary’nin onları görebilmesine çok şaşıran katiller kendilerini Gölge avcıları olarak tanıtacaktı. Yani, dünyayı şeytanlardan arındırmaya ant içmiş gizli bir kabile!


Yorumum;

Kitabı ben bunu nasıl daha önce okumam diye 
sayıklayarak bitirdim. Ciddiyim tam bir fantastik delisiyim ama bunu kaçırmış olmama inanamıyorum.
Öncelikle şunu söylemek istiyorum; Kitap filminden çok daha güzel. İzlemiş olsanız bile kitaba bir şans verin. Çünkü çok fark var. Neyse konumuz kitap. Karakterlerin iyisi kötüsü hepsi unutulmaz karakterler. Hele ki Simon tam benim kafamdan. Ama Jace.. Aşık oldum! Alaycılığı ve çekiciliği beni öldürdü. Adrian Ivashkov'dan sonra gördüm en ukala karakter Jace sanırım. Ve bu garip bir şekilde sempatik o.O Clary beni pek rahatsız etmedi. Genelde tüm kadın karakterlere sinir olurum. Clary'i sevdim gibi diğer kitaplarda bakacağız artık. Karakterleri kendi hayatımda ki insanlarla ilişkilendirebildim. Ben Cassandara Clare kitaplarına Cehennem Makineleri serisiyle başladım geçmiş zamanda geçtiği için. Bunu da çok sevdim ama Will'in yeri benim için ayrı. Gölge avcısı atmosferini gerçekten çok özlemişim. Neyse ki seri altı kitaptan oluşuyor :)) Kesinlikle öneririm ama sonu hakkında insanları uyarmak lazım çünkü ben deli oldum! Yıktı beni resmen. Merak etmeyin kimse ölmüyor :D Ama sonu benim için gerçekten hayal kırıklığı oldu.




Film Hakkında;

Filmi aynı Vampir Akademisi gibi bir kitabı nasıl mahvederim düşüncesinde senaristler. Ama aralardaki replik benzerliklerini sevdim. Ve ben oyuncuların karakterlerle uyumunu da sevdim pek rahatsız etmedi. Ama çok fazla eksik sahne vardı.Anlamıyorum neden 580 sayfalık bir kitabı bir buçuk saatlik bir filme sıkıştırmışlar ki. Yani iki buçuk,üç saatte olabiliyor filmler. Mesela Harry Potter ,Yüzüklerin Efendisi... Film serisinin devamının gelmemesine şaşmamalı. Hasılat da kötüymüş zaten.  Filmi izleyip beğenmediyseniz kitaba bir şans vermelisiniz bence. Seveni de var sevmeyeni de ama genç-yetişkin fantastik kitaplarını seviyorsanız ya da benimle zevkleriniz benziyorsa kesinlikle seveceksiniz!



Alıntılar;

“Bütün olan bitenlerden sonra, sen hala şu Porsuk Suratlı’yı mı düşünüyorsun ?”
“Ona öyle deme. Porsuğa filan benzemiyor.”
“Haklı olabilirsin,” dedi Jace. “Ben de daha önce çekici bir-iki porsuk görmüştüm. O daha çok sıçana benziyor.”

‘Haydi bakalım gençler. Yatak odamda biriyle koklaşabilecek tek kişi muhteşem kendimim’
‘Koklaşmak mı?’ dedi Clary, bu kelimeyi ilk kez duyarak
‘Muhteşem mi?’ diye tekrarladı Jace, sadece iğrençleşmek için.

“Alaycılık, hayal gücü iflas edenin son sığınağıdır.” dedi Clary.
“Elimde değil. İçimdeki acıyı gizlemek için kılıç keskinliğindeki zekamı kullanıyorum işte.”

"Cehenneme düşmek kolaydır ..."

"Sevmek yok etmekti ve sevilmek, yok edilecek kişi olmaktı."

"Bu arada," diye ekledi Simon, "son zamanlarda kız giysileri giymeyi denediğimi bilmeni isterim. Ayrıca, annenle yatıyorum. Bunu da bilmen gerektiğini düşündüm."

"Ondan hoşlanmadığını biliyorum."
"Hayır," dedi Simon, daha gergin bir tavırla. "Sade sodadan hoşlanmam. Erkek çocuklarından oluşan ucuz pop gruplarından hoşlanmam. Trafikte sıkışıp kalmaktan hoşlanmam. Matematik ödevlerinden hoşlanmam. Jace'den nefret ederim. Farkı anlayabildin mi?"



26 Ocak 2015 Pazartesi

Kitap Tag



Merhabalarr!!!
Mimlendim! Okuma Köşem'e beni etiketlediği için çoooook teşekkür ederim :*  Ve ben de Kitapsever Neptün'ü etüketliyorum :3

1- Kitap okumak için evde belli bir yerin var mı?
Kesinlikle yatağım! Belim ağrımıyor bir kere -_-

2- Ayraç mı yoksa rastgele bir kağıt parçası mı?
Ayraç takıntım var benim :D Her kitaba ayrı ayraç :3

3- Kitap okumayı belirli bir zamanda mı durdurursun yoksa belirli bir bölümde ya da bölüm başında mı durdurursun? 
Bölüm sonu. Şu bölüm de bitsin diye söylenerek sabahlara kadar okuduğumu bilirim :))

4- Okurken yemek yemek mi bir şeyler içmek mi? 
Bir şeyler içmek çünkü ben yemek yerken hep yemeğe odaklanırım :D

5- Kitap okurken televizyon seyretmek mi müzik dinlemek mi?
Hiçbiri. Dikkatimi toplayamam ben.

6- Tek seferde bir kitap mı yoksa birden fazla kitap mı?
Tek kitap. Birden fazla kitap olunca bitirmesi uzun sürüyor.Hangisini okusam diye ikilemde kalıyorum :D

7- Okurken evde mi yoksa her yerde mi okumayı tercih edersin?
Evde ve okulda. Sınıfta ne kadar çok ses olursa olsun okurum benim için rahat ettiğim yer önemli.

8- Kitabın, kafanın içinde yüksek sesle okunması mı yoksa sessizce okunması mı?
Sessizce.

9- Önündeki sayfaları okur musun yoksa sayfaları atlar mısın?
Hiç atlamam :o

10- Ciltli kitap mı karton kitap mı?
Ah ciltli kitaplar <3 Kitaplıkta o kadar güzel duruyorlar ki bakıp bakıp iç çekiyorum :D

11- Kitap yazıyor musun?
Hayır. Ama zamanı gelince çok isterim. 





25 Ocak 2015 Pazar

Okumayı Sevdirebilecek Kitaplar




Selaaammm!! Yeni bir vlog ve ben. Okumayı sevmeyenler için Okumayı Sevdirebilecek Kitaplar videosu çektim. Umarım beğenirsiniz :3 Yorum yapmayı unutmayın :**





İşte video;


17 Ocak 2015 Cumartesi

Şimdi Mevsimi Tag

Merhabalarr ben ve yeni bir video :D Bu tag'e beni etiketlediği için Kitapsever Neptün'e çooook teşekkür ederim :** Bende Kitap Okuyan Solucan , Fanboyun Günlüğü ve Okumak için doğdum'u etiketliyorum.



Tag'i yapmak isteyenler için sorular;

1- Kışın okumalık favori bir kitabın var mı?

2- Kapağı mavi olan bir kitap?

3- Yılbaşı ağacında yıldız olarak kullanabileceğim bir kitap?

4- Kış tatili için mükemmel olan bir kurgusal dünya?

5- Birlikte kış tatiline gideceğin bir kitap karakteri?

6- Bu sene için listende olan bir kitap?

7- Favori tatilin, içeceğin, atıştırmalığın ve filmin?


11 Ocak 2015 Pazar

Yorum:Tersyüz


Kitap Adı: Tersyüz
Yazar: Amy Harmon
Yayınevi: Yabancı Yayınevi
Sayfa Sayısı: 369

Tanıtım;

Ambrose Young okulun en çekici çocuğu ve kasabanın yıldız güreşçisiydi. Uzun boylu ve yapılı bir vücudu, omuzlarına değen saçları ve yakıcı gözleriyle aşk romanlarının kapaklarını süsleyebilecek kadar yakışıklıydı. Fern Taylor bunun farkındaydı ve Ambrose Young’a âşıktı. Belki de bu kadar yakışıklı olduğu için Fern asla onunla birlikte olabileceğini düşünmemişti. Ta ki her şey tersyüz olana ve Ambrose'un eski yakışıklılığından eser kalmayana kadar…

Tersyüz, beş genç adamın küçük bir kasabadan kalkıp savaşa gidişinin ve içlerinden sadece birinin geri dönüşünün hikâyesi... Hayatı, benliği, güzelliği kaybetmenin hikâyesi... Bir kızın, yıkılmış bir çocuğa; yaralı bir savaşçının sıradan bir kıza olan aşkının hikâyesi... Kalp kırıklığının üstesinden gelen bir arkadaşlığın ve bilinen kalıpların dışına çıkan bir kahramanın hikâyesi... Tersyüz, hepimizin içinde biraz iyiliğin biraz da kötülüğün olduğunu keşfettiğimiz modern çağın Güzel ve Çirkin’i...

"Tersyüz bize modern yaşamın unutturduğu duyguları hatırlatıyor. Güzellik sadece yüzeysel olabilir ama bu hikâye ta içinize işleyecek ve uzun süre aklınızdan çıkmayacak."
-A Love Affair With Books -

"Zaman zaman sizi neye uğradığınızı şaşırtan bir kitap okursunuz. Bu kitap benim için tam olarak böyleydi. Bugüne kadar okuduğum en güçlü hikâyeydi ve bana inanın, çok çok fazla kitap okuyorum. " - Holly Kelly, Rising kitabının yazarı.-

"Hiçbir Çirkin, Ambrose kadar yakışıklı, hiçbir Güzel de Fern kadar naif olmamıştı! Tersyüz sizi toplum yargılarının ötesine götürerek, yaralı ve genç kalplerin bir attığı bu duygusal hikâyeyle içine çekecek." -Romancekolik-

"Tersyüz, sevginin, arkadaşlığın, kaybetmenin ve hayata dair ikinci bir şansın, duygusal, yürek burkan ama aynı zamanda içinizi ısıtacak, kolay kolay unutamayacağınız öyküsü."
-Tuğçe'nin Kitaplığı-

Yorumum;

Nasıl başlayacağımı bilmiyorum.Bir kitap bu kadar mı gerçekçi olur? Bu kadar mı mükemmel olur? Diğer günümüz aşk romanlarından o kadar farklıydı ki… Hele ki o kapak,o baskı… Neredeyse ilk defa tüm karakterleri sevdim.Hiçbiri rahatsız etmedi beni. Ama Bailey beni alt üst etti.En sevdiğim karakter tipi! Ve özellikle de o sonlarda ki sahnesi… Rüyalarıma girdi.Büyülendim! Ambrose ve Fern arasındaki Shakespeare alıntılarına bayıldım. Fern karakterini kendime çok yakın buldum.  Kitaplara olan tutkusu özellikle de.Kitapta gerçekten çok fazla duygu vardı. İnsana her duyguyu tattıracak türden bir kitap. Yeri geldi kendimi Ambrose gibi hissettim, yeri geldi Fern, yeri geldi Bailey gibi. Sanki kitabın her cümlesi,her kelimesi saatlerce oturulup düşünülmüş gibiydi.

Gerçekten yalnızca bir aşk kitabı değildi. Kitabı yaşadım resmen o kadar gerçekçiydi. Ne olur okuyun! Ne tür severseniz sevin buna aşık olacaksınız.Okuyun tanıdıklarınıza da okutun o kadar muhteşem bir kitaptı. Kısaca OKUYUN OKUTUN!


Hepimizin yüzünü Tanrı yarattıysa benimkini yaratırken kahkahalarla gülmüş müdür?Yürüyemeyen bacaklar; göremeyen gözler yaratır mı?Başımdaki saçları serseri bir isyankarlık içinde ayaklanana kadar dalgalandırır mı?Sağır bir adamı daha da bağımlı yapmak için kulaklarını kapatır mı?Görünüşüm bir tesadüf mü, yoksa sadece kaderin bir cilvesi mi?Beni böyle O yarattığına göre, nefret ettiğim şeyler için O'nu suçlamam uygun düşer mi?Her aynaya baktığımda daha da kötüleşen kusurlar için,İçimde fark ettiğim kötülük için, tiksinti ve korku için,Bizi anlayamadığım bir neden yüzünden, kendi zevki için mi şekillendirir?Hepimizin yüzünü Tanrı yarattıysa benimkini yaratırken kahkahalarla gülmüş müdür?

Alıntılar;


“Herkes birileri için ana karakterdir.”

“Sensiz yalnız kalmaktansa seninle kaybolmayı tercih ederim.”

"Beni öptüğünde bütün acılarının uzaklaştığını söylemiştin. Ben de uzaklaşsın istiyorum."